KAHRAMANLAR HALİS DEMİRDENDİR.
İzmir-1919
15 Mayıs 1919 Güneşli bir İzmir sabahı, yüzlerce yerli Rum ellerinde Yunan bayrakları ile Kordonboyu’ndaydı. Kalabalık, büyük bir coşkuyla, karaya çıkartma yapan Yunan Efzon Alayı askeri için bekliyordu.
Saat yedi buçuk sıralarıydı, kalabalığın en arka sıralarında duran, koyu renkli takım elbiseli bir adam, kıyıya yanaşan Yunan gemilerini, büyük bir öfke ve üzüntü ile gözlüyordu.
Yunan gemileri Pasaport’a yanaştı. Yunan Efzon Alayı saat 08:55 sıralarında gemiden inerek karaya çıkmaya başladı. Koyu takım elbiseli adam, öfkeden kan kırmızısına dönmüş gözlerini, karaya çıkan ilk gruba dikmişti, sağ eli, cebindeki altı patları, kabzasından sımsıkı kavramıştı. Adam, ölümle arasında, saniyeler kaldığının farkındaydı ancak Halis Demirden Yüreğinde en ufak bir endişe, en ufak bir korku yoktu.
Adam kalabalığı yararak en öne geçti. Sağ eli hala cebindeki silahındaydı. Hızlı adımlarla ilk sıradaki askerlere doğru yaklaştı. Birden, kulakları sağır eden bir gök gürültüsü duyuldu. Ama bu gök gürültüsü, yer yüzünden Gazeceti Hasan Tahsin’in altı patlarından geliyordu. Duyulan gök gürültüsü, Türk İstiklal Savaşı’nın ilk mermisinin gürültüsü idi. Ardından tekrar tekrar aynı gök gürültüsü duyuldu. İlk anda iki Yunan askeri yere yığıldı. Herhangi bir direnme beklemeyen Yunanlılar önce çok şaşırdılar, sonra silahlarına davranarak Hasan TAHSİN’e doğru onlarca mermi savurdular. Kahramanın yıkılışı öyle kolay olmadı. Yediği onlarca mermiye rağmen son nefesine kadar ayakta durdu. Son mermisi bittiğinde, delik deşik vücudundan akan kanlarını, uğruna savaştığı toprağa karıştırmak için yüzükoyun yattı. Yüreği Halis Demirden, kahraman Gazeteci Hasan Tahsin henüz 31 yaşında şehit oldu. Ancak ilk kurşununun yaktığı, Türk İstiklal Savaşı’nın ateşi, son düşman askeri Türk Yurdundan temizleninceye kadar devam etti.
Ankara -2016
Adam “emredersiniz komutanım” diyerek telefonu kapattı. Tarih 15 Temmuz 2016 yer Özel Kuvvetler Komutanlığı Karargahı. Adam Silahının emniyetini açtı, namlusuna mermiyi sürdü, silahı tekrar beline takıp, koşarak karargahın giriş kapısına yöneldi. Bir kaç saniye içinde nizamiyenin yanındaki piste iki helikopter iniş yaptı ve içlerinden yirmiye yakın asker indi. Gelen askerler hızlıca karargahın girişine doğru yöneldiler. Adam tek başına karargahın girişinde dikilmiş gelen grubun içindeki Generali gözleriyle takip ediyordu. Adam ölümle arasında saniyeler kaldığının farkındaydı. Ancak Halis Demirden yüreğinde en ufak bir endişe, en ufak bir korku yoktu.
Adam gruba kenardan yavaşça yaklaştı ve hızlıca içlerine daldı. Birden kulakları sağır eden bir gök gürültüsü duyuldu. Ama bu gök gürültüsü, yer yüzünden Astsubay Başçavuş Ömer Halisdemir’in silahından geliyordu. Ankara bu gök gürültüsünü, İzmir’den Gazeteci Hasan Tahsin’in silahından tanıyordu. Bu gökgürültüsü ile birlikte Grubun arasındaki Generalin anlının tam ortasına adeta bir yıldırım düştü. General o anda yere yığıldı. Herhangi bir direnme beklemeyen askerler önce çok şaşırdılar, sonra silahlarına davranarak Ömer Başçavuş’a doğru onlarca mermi savurdular. Ömer Başçavuş’un bedeni kanlar içerisinde idi. Ancak kahramanın yıkılışı öyle kolay olmadı. Bir kaç tane vatan hainini daha haklayabilmek adına, hızlıca kendini ağaçların arasına attı ve silahındaki bütün mermileri hainlerin üzerine boşalttı. Son mermisi bittiğinde, delik deşik vücudundan akan kanlarını, uğruna savaştığı toprağa karıştırmak için yüzükoyun yattı. Toprak üzerine akan kanı, Çanakkale’den, Sakarya’dan Dumlupınar’dan hatırladı. Yüreği Halis Demirden Astsubay Başçavuş Ömer Halisdemir o gece şehit oldu. Ancak ateşlediği o ilk kurşun, yıllar önce İzmir’de Gazeteci Hasan Tahsin’in ateşlediği ilk kurşun gibi, yine başka bir Türk İstiklal Savaşının ilk ateşi oldu.
Av.Ali Osman KUFACI- Temmuz 2017