Çaykur Neden Zarar Ediyor? Üreticinin Sorunu Büyüyor
İyi parti Giresun merkez ilçe kurucu başkanı ve İl başkan adayı Abdulkadir Eroğlu, gazetemize yaptığı yazılı açıklamada; Mübarek ramazan bayramı ve çay tarımının başlaması ile 24 saatte Doğu Karadenize çay tarımı için 130.000 araç yola çıktığını, Doğu Karadeniz Bölgesinde 830 bin dekar çaylık sahada yaklaşık 212 bin üretici çay tarımı ile uğraştığını belirtti.
Eroğlu açıklamasının devamında; “Yıllık yaş çay ürünü rekoltesi, iklim ve tarımsal teknik önlemlere bağlı olarak 1.250 – 1.350 bin ton arasında değişebilmektedir. Çay kur ise yıllık 600.000 ton çay almaktadır. Kaldı ki ülkemizde 5 milyar dolarlık tarım ürünleri ithalatı yapılmakta ve bu ithalatın içinde 20.000 ton da çay ithalatı yapılarak Sri lanka(seylan)’a 50 milyon dolar döviz ödenmektedir. Dolayısıyla çayın üretim sorunlarının giderilerek ithalatın önüne geçmek lazımdır.
Türkiye’deki çay sektörünün en büyük kuruluşu olan Çaykur, rekor bir zarara imza attırıldı. Bir yılda üç kez genel müdürü değişen Çaykur, 42 milyon lira kâr beklediği 2018 yılında 657 milyon 86 bin TL zarara uğradı. ÇAYKUR’un üç yıllık toplam kaybı 1 milyar 559 milyon lira oldu. Kuruluş, 2019 yılında ise reklamlar için adeta para dağıtarak toplamda 11 milyon 86 bin 458 TL harcadı. Kimbilir hangi yandaş kuruluş ve tv lere, hangi vakıflara ve yüksek bürokrasi harcamalarına gitti, şu rakamı tane tane bilmek isterdim.
Özelleştirebilmek için klasik yöntem bilinçli olarak zarara uğrat, sonra da zarar etti bahanesiyle milleti özelleştirmek için ikna et. Bilindiği üzere 15 Temmuz sonrası Çaykur’un Varlık Fonu’na devredilmesiyle bu süreç başlatıldı.
Çaya son iki ayda yüzde 40 zam yapıldı. Harcamaları da vatandaşın cebinden çıkarmak istiyorlar. Çay taban fiyatı da bu yüzden çok düşük tutularak zarar kapatılmak istenmekte bunun için de yandaş sendika zaten yandaş olduğu için rızası olup, hükümet zoruyla yetki elde etmektedirler. Bu durum zaten özel sektörün daha çok işine gelmekte olup olan üreticiye olmaktadır.
Çaykur dönüm başına kota uygulayarak günlük 50 kg çay alarak alımlara başladı ama şimdi günlük 30 kg çay almakta, bu da dönümde 1 tona kadar üretilen çayın zayi olması dolayısıyla üretici mağdur olmaktadır. çayın beklediği takdirde zayi olmasını, dolayısıyla beklememesi için üretici özel sektöre mecbur kalmaktadır. Kotanın kaldırılarak tüm çayın alınabilmesi için yeni fabrika makine tesis edilip yaş çay tamamen alınmalıdır. Gerekirse özel sektöre yeni tesisler için kredi verilmeli ve ihracaat teşvik edilmelidir.
Bu sene devletin verdiği teşvikle beraber ton başına 3270 TL, birim fiyat ve 130 TL teşvik ile toplam 3400 TL maliyeti karşılamamakta ve üretici emeğinin karşılığını alamamaktadır.Ayrıca vergi ve stopaj kesilmekte bu fiyat net 3200 tl ye gelmektedir. Bir de kota yüzünden üretici özel sektöre mecbur kalmakta, ve özel sektör de ücreti 2700 tl ye indirip ödemeyi de 1 sene vadeye yaymakta üretici hepten zarar etmektedir. Hatta yaş çay karşılığı 1/5 oranında kuru çay almasını mecbur tutmaktadır. Ve üretimi ucuz olan sri lanka gibi ülkelerden ithalat yapılarak, mevcut çay ile harmanlanarak maliyet düşürülmektedir. Bunun yerine teşvik 13 krş dan 20 krş’a artırılarak ithalatın önüne geçmek ve döviz tasarrufu yapmak lazımdır.
Yaş çay primi için bu sene devlet 183 milyon tl ödeme yapmıştır. Ayrıca işçi sorunları yaşanmakta ve çay zamanında hasat yapılıp teslim edilemezse bozulmaktadır. Diğer ürünler gibi değildir. Çay üreticilerinin sorunlarını çözüp çayın da kalitesinin ve üretiminin artırılması esas olmalıdır. Çay alanlarının yeniden tohumdan tesis edilmesi ve çaylıkların gençleştirilmesi için çay üreticilerine hibe ve kredi verilerek çay bahçeleri gençleştirilmelidir. Yakın zamanda çayda verim ve kalite de düşecektir.
Karadeniz çayının damak tadını hiçbir yerde üretilen çay tutmamaktadır.
AKP döneminde bilerek ve isteyerek milli tarım politikasından uzaklaşmış diğer tarım ürünlerinde de yapılan özelleştirme ile son bulmuş. Şimdi aynısı çay politikası için bekleniyor. Lafta yerli ve milli fakat uygulamada kapitalist sisteme hizmet ederek milli varlıklarımızı satarak ülkeyi dışa bağımlı yapmak. AKP hükümeti bu politikadan derhal vazgeçip milli bir tarım politikası oluşturmalıdır. Bilim kurulu gibi tarım kurulu oluşturmalıdır” diye konuştu.