GÜZELİ YARATAN ALLAH, DAHA GÜZEL DEĞİLMİ?
Ankara’da Hacı Bayram Camii ve etrafında, Büyükşehir belediyesi çok güzel yapılandırma sağladı. 15-20 sene önce buralar, virane gibi idi. Uyuşturucu, tiner kullananlar buralarda, viranelerde kalıyorlardı. Güvercin sokaktaki dükkânlar, bir bir kapanıyordu. Şimdi ise koruma altına alınan bu binalar, ilk hali ile korunarak yeniden yapılıp, ilave binalar yıkıldığından, şimdi Hacı Bayram semtin de dolaşırken 200 sene önceki Ankara’da dolaşmış gibi oluyorsunuz.
Binaların büyük bir kısmı da sivil toplum örgütlerine tahsis edilerek, onlar tarafından inşaatları yapılmıştır. Bu cemiyetler, kendi programlarına göre binalarda aktivite uyguluyor, semte ve binalara gelen giden eksik olmuyor.
Bende kitaplara bakmak ve semti gezmek için Hacı bayrama uğradığımda, bir kitapçıya girdim. Kitapçı ile sohbet ederken – “ dükkânınızda yaşadığınız ilginç bir hatıranız var mı?” diye sordum. Kitapçı niye sordun dedi. Bende “ ilginç bulduğum konuları, hatıraları yazmak istediğimi bildirdim.
Kitapçı önce iç geçirdi. Sonra; “ Burada birçok şeyle karşılaştım. Bir hatıram var ki onu hiç unutamıyorum.” Dedi. Bu hatıranızı anlatmışınız? Dediğimde anlatmaya başladı.
-“ Bir gün dükkânıma saçı başı dağılmış, elbiseleri yırtık ve kirli tinerciye benzeyen birisi geldi. Bana hocam merhaba dedi. Dükkânımız caminin karşısında olduğu için, bazıları caminin hocasının yeri diye bizim dükkâna geliyorlar. Dükkana gelen kişiye- “ Burası hocanın yeri değil, onun yeri en baştaki binada.” Dedim. Cevaben-“ Olsun, ben Mamak’tan geliyorum. Seninle konuşmak, dertleşmek istedim.” Deyince yer gösterip otur dedim. Bana anlatmaya başladı.
-Ben evliyim, çocuklarım var ama ben evimi çocuklarımı terk ettim. Böyle bir hayatın içine düştüm. Niye düştüm biliyor musun? Benim köyde bir sevgilim vardı. Sevgilim o kadar güzeldi ki, dünyayı verseler onunla değişmezdim. Onunla konuşuyorduk, evlenecektik. Ama onu bana vermediler. Çaresiz köyümü terk edip, Ankara’ ya geldim.
Ankara’da bir iş bulup çalışmaya başladım. Beni şimdiki eşimle evlendirdiler, çocuklarım oldu. Ama köydeki sevgilimi unutamıyordum. O kadar güzeldi ki, hiç kimse onun yerini tutamaz, onun kadar güzel olamaz. Sen onu görsen belki güzel bulmazsın. Ama benim gözümde dünyanın en güzeli odur.
Bunları anlatan kişi Mamak’tan çıkıp gelmiş, benim kapımı çalmıştı. Bu tesadüf olamazdı. Allah bir sebebe halk etmek için, onu bana göndermişti. 40 Dakika hiç müdahale etmeden onu dinledim. İçimden de ona dua ediyor, yarabbi ona vereceğim cevabı bana ilham et diyordum.
Dedim ki- “ SEN SEVGİLİNİN, DÜNYA GÜZELİ OLDUĞUNU SÖYLÜYORSUN DEĞİLMİ? EVET DEDİ. PEKİ, SENİN GÜZEL SEVGİLİNİ YARATAN ALLAH NE KADAR GÜZELDİR HİÇ DÜŞÜNDÜNMÜ? SENİN SEVGİLİNİ YARATANI DA BÖYLE ÖZLÜYORMUSUN ?” dedim.
Ben bunu söyleyince, sustu kaldı. Hocam sen ne dedin? Bana tekrarlasana dedi. Söylediklerimi iki defa tekrarlattırdı. Ben söylüyorum o dinliyordu. Bir süre sustu kaldı. Ayağa kalktı ve “ hocam ben sizden duyacağımı duydum. Allah sizden razı olsun.” Dedi ve dükkândan ayrıldı.
Bende şaşırmıştım. Söylediğim sözler benim söyleyeceğim sözler değildi. Rabbim bana söylettirmişti.
Aradan üç ay geçmişti. Dükkânda otururken, birisi gelerek selam verdi ve “ Hocam beni hatırladın mı? “ dedi. Eli yüzü düzgün, temiz giyimli birisi idi.
Bana- “Hocam üç ay önce tiner kullanan birisi olarak buraya gelmiş, siz bana “ SEN SEVGİLİNİN, DÜNYA GÜZELİ OLDUĞUNU SÖYLÜYORSUN DEĞİLMİ? BEN EVET DEYİNCE, PEKİ, SENİN SEVGİLİNİ YARATAN ALLAH NE KADAR GÜZELDİR HİÇ DÜŞÜNDÜNMÜ? SENİN SEVGİLİNİ YARATANI DA BÖYLE ÖZLÜYORMUSUN ?” demiştin. Bu sözlerin bana öyle bir dokundu ki, ben kendime geldim. Evime, çocuklarımın yanına döndüm. Yeni bir hayata, işe başladım. Namazımı kılıyor, aklımdan en güzel olanı hiç çıkaramıyorum.” Dedi.
Rabbime Allah’ım sana hamdolsun diye dua ettim. Bu kişi ile aralıklı da olsa görüşüyoruz. Bana Cuma günleri mesaj atar dedi.
HARABAT EHLİNİ HOR GÖRME ŞAKİR, DEFİNEYE MALİK VİRANELER VAR
MUSTAFA YOLCU
05.10.2017
