DERİN UYKU HALİ
Bursa Giresun Havadis Sitemizin müdavimlerinden ve aynı zamanda eli kalem tutan Sayın Abbas Yüksel soruyor:
“Bu millet ineğini, danasını satıyor, bağını bahçesini satıyor çocuğunu okutuyor. Kızım – Oğlum okusun, hem kendine hem memleketine faydalı olsun, diyor. Sonra ne oluyor ?
O çocuklar hâlen de faaliyette olan devşirme tuzağına düşüyor. Cıdık kurmuşlar sürekli Türk genci avlıyorlar. Kimini profesör, kimini doçent yapıp, önce ailesine, sonra milletine, daha sonra da vatanına düşman ediyorlar. Ve hatta kimini de terörist, canlı bomba hâline getiriyorlar. O zaman doğru soru; Ne olacak bu okumuşların hâli?…”
Bu soruyu elbette ki Abbas Yüksel soracaktı. Zirâ, onun toprağında yetişenler, çok acı ve en müşkül zamanlarında bile “Nerde bu devlet ?” diye bağırmamışlardı. Sayın Süleyman Soylu’yu bile hayrete düşüren davranış ruhu Giresun’da hâlen devam ediyordu.
Fakat yeri gelmişken tarihi bir tespiti de kayıt altına almak zorundayız; Giresun dan ayrılıp gurbete çıkanlar çok çabuk tuzağa düşüyorlar, kendi millî kültürlerinden kopuyorlar, siyasi parti adlı tarikatların esiri oluyorlardı. Atalarının gittiği yol, İstiklâl Yolundan sapıyorlardı. İbretlik misal Bursa ve İstanbul’da yaşanıyordu. Osman Ağa’nın yaptıklarını inkâr ediyor, çevirdikleri filmi Bursa’da çekiyor, Millî Mücadelenin eşsiz kahramanı şehit Hüseyin Avni Alpaslan’ı “berduş” kıyafetinde gösterime sunuyorlardı.
Mustafa Kemâl Paşa anlatıyor:
“ Sakarya Savaşından önce askerlere elbise, ayakkabı, kaput ve tüfek dağıtıyorduk. Dağıttıklarımızı alan askerler firar ediyordu. Padişahın fermanını, Şeyhülislamın fetvasını İngiliz ve Yunan uçakları askerin üstüne atıyordu. Şaşıran, kafası karışan asker firar ediyordu. Kısa bir sürede tam 30 bin asker firar etti. Ben bunları moraller bozulmasın diye o zaman açıklayamazdım ”
Tam da o günlerde iki gönüllü alay; 42’nci ve 47’nci alaylar Giresun dan yola çıkıyordu. Toplam 5 bin civarındaki gönüllü alaylar imdada yetişiyor, Yunan’a “ Sakarya Geçilmez ” diyor, alayların yarıdan fazlası şehit düşüyor, Osman Ağa üçüncü defa “ Gazi ” oluyordu.
Şimdi sormaz mısınız?
Ne olacak bugünkü Giresunluların derin uyku hâli?
Aslen Bursalı olan Doğan Avcıoğlu’nun dört ciltlik Millî Kurtuluş Tarihi “ Aydınların aymazlığı ” cümlesi ile başlar. Ne yazık ki, bugün teslimiyeti temsil eden Bursa ile direniş ve diriliş ruhunun temsilcisi Giresun, Türk düşmanı Fetullahın peşinde ihanet yarışı içindeler.
Sizce kim birinci olur?
Bugün bütün dünyada en baştan kuralları konulmamış demokrasi bir cinayet aletidir. Halkı sandığa götürmenin gayesi ehliyet sahibi bilge yöneticileri seçmek değil, tam aksine işlenecek suçlara halkı ortak etmektir.
Bizim Başkanlık Sistemine taraftar olduğumuz bilinir.
Konferanslarımızda görüşümüzü açıkça ifade ettik.
Biz bu salgını 8-10 bin zayiatla atlatırız, hükûmet hem iyi tedbir alıyor, hem de fedakârca çalışıyor, dedik. Sonra ne oldu? 06 Kasım 2020 tarihi itibariyle zayiat sayımız 10.722 oldu, o harika tedbirlere yazık oldu.
“ Devlet İdaresinde Merhamete Yer Yoktur.’’
Bahriye Nazırı İhsan Bey’in dosyası İsmet Paşa’nın önüne gelmiştir. Dosyayı yanına alıp Çankaya Köşkü’ne çıkar. Gazi Paşa dosyaya vakıftır, kapağını bile açmadan : “ İsmet, sana kaç defa söyledim, Devlet İdaresinde merhamete yer yoktur. ”
Emir, derhal yerine getirilir, İhsan Bey “ Yüce Divan’a sevkedilir.”
Oran Şehrini Karantinaya Alın.
Bu büyük salgını durdurmanın tek yolu var; Oran şehrini ( Esenyurt, Beylikdüzü ve Avcılar’ı ) derhal karantinaya alacaksınız. Salgın bitene kadar bir tek kapı dahi açılmayacak. Hepsi bu.
Tedbir bizim tavsiyemiz değil, tarihin emridir.
Saygılarımızla.
6 Kasım 2020
Nilüfer- Bursa
İsa Ruhî Göbüt