Türkiye’de Belediyecilere son zamanlarda bir haller oldu. İster iktidarda ister muhalefette olsunlar hepsi “Tabiat Alimi” kesildiler.
İstanbul boğazını tehlikeden, yol geçen hanı olmaktan kurtaracak “Kanal”ın hangi tarafa yapılırsa tabiatın dengesine uygun olur, tek kelime etmiyorlar.
Karadeniz’den Sakarya-Sapanca tarikiyle Marmara’ya bağlanması münasip olur mu, yoksa Çekmece’den daha batıya, Trakya tarafına yapılması daha mı münasip olur? Mesela ben bilmiyorum, fakat Belediyecilerimizin hepsi biliyor!
Hocam Metin Erksan’ı dinleyelim:
ANACADDE
Boğaziçi İstanbul şehrinin anacaddesidir. Avrupa ve Asya anakaraları (kıtaları)üstünde kurulu olan İstanbul şehrinin tam ortasından geçen, İstanbul şehrini ikiye ayıran, Karadeniz ve Marmara denizini birbirine bağlayan Boğaziçi İstanbul şehrinin anacaddesidir. Boyu; otuzbin metre, eni; üçbinyediyüz ve beşyüzkırk metre arasından değişen Boğaziçi, İstanbul şehrinin anacaddesidir.
Boğaziçi anacaddesi, zeminini parke taşı veya asfalt döşeli bir anacadde değildir. Boğaziçi anacaddesi, zemini; ters yönlerde akan güçlü ve tehlikeli akıntı suları ile döşeli bir anacaddedir. Zemini akan su döşeli olan bu anacaddede; günün yirmidört saati, hiç durmadan, boylamasına ve enlemesine Türk ve yabancı, binlerce gemi, motor, kayık, milyonlarca insan gidiş gelişi vardır. Boğaziçi anacaddesi, ulusal ve uluslararası trafiği çok yoğun ve tehlikeli bir anacaddedir.
Zeminini su döşeli olan Boğaziçi anacaddesi: Panama, Corınt, Suez kanalı, Dover, Skagerrak, Kattagat, Gıbraltar, Messina, Kerch, Aden, Hormuz, PalkMalacca, Sunda, Cook, Torres, Bering, Magellan boğazı gibi bir şehrin içinden geçmeyen, bir şehri ikiye ayırmayan, iki kıyısı yerleşim yeri olmayan kanal ve boğazlar ile eşdeğerli bir su yolu değildir. Boğaziçi anacaddesi, bir şehrin tam ortasından geçen, bir şehri ikiye ayıran, iki kıyısı bir şehrin yerleşim yeri olan, Dünyada eşi ve benzeri olmayan, zemini su döşeli, ulusal ve uluslararası bir anacaddedir.
İstanbul şehrinin anacaddesi olan Boğaziçi, uluslararası bir su yolu olarak düşünülemez. Zemini su döşeli Boğaziçi anacaddesi geçişine, uluslararası su yolları yasaklarının uygulanması olanaksızdır.
İstanbul boğazının, ulusal ve uluslararası geçiş düzeninin; on milyon insanın yaşadığı İstanbul şehrini tam ortasından ikiye bölen, üstünde binlerce deniz araç ve gerecinin, milyonlarca insanın enlemesine ve boylamasına, gündüz ve gece, yirmidört saat hiç durmadan geliş ve gidiş yaptığı, zeminini su döşeli bir anacaddenin trafiği olarak düzenlenmesi, kesinlik ile zorunludur.
Anacadde makalesi 1994 yılında bir gazete de yayınlandı. Üç yıl sonra “Bizim Deniz (MareNostrum)” kitabının içinde tekrar yayınlandı.
Yazan Metin Erksan, birçok ödül almış Sinema Yönetmeni, Güzel sanatlar Fakültesi’nde ders veren bir akademisyen, Tefekkür ve Tasarım sahibi ve en önemlisi hayatın ne olduğunu öğrenmek isteyenlerin unutulmaz terbiye hocasıydı…
Nevi şahsına münhasır (özel) bir şahsiyetti.
Kadıköy – Karaköy – Eminönü vapurları ile üstünde gözlem yapıp seyahat ettiğim İstanbul Boğazı’nın ne olduğunu Hocam Metin Erksan’dan öğrendim.
Bu makaleyi yazma sebebim ise şudur:
Metin Erksan Hocamız makaleyi yazdığı tarihlerde İstanbul’un nüfusu on milyon civarında idi. Bugün İstanbul’da 21 milyon insan yaşıyor. Gelen turistlerle beraber 25-26 milyon insan seyahat ediyor.
Bu insanların “Gündüz ve gece, yirmidört saat hiç durmadan geliş ve gidiş yaptığı, zemini su döşeli bir anacaddenin trafiği olarak düzenlenmesi, kesinlikle zorunludur.”
Hocamız böyle emrediyor.
Bizans imamı ne söylüyor?
Pontus’tan tayinle gelen Bizans imamı “Kanal İstanbul’u yaptırmam” diyor. Çünkü benim arkamda “Dersim – Pontus- Bizans İttifakı” var, diyor. Ve nihayet Türk Millerini yok sayarım, diyor.
Tekrar hatırlatalım:
Senin dedelerin de Türk Milletlerini yok saymışlardı. Soluğu Yunanistan’ da Yunan adalarında ve o tarihlerde İtalyan hakimiyetinde bulunan adalarda aldılar.
Sen daha şimdiden ibretlik mevtasın.
Bizden söylemesi.
Değerlendirilmesi dileğiyle.
Saygılarımızla.
1 Aralık 2020 İ. Ruhi Göbüt / Nilüfer – Bursa